29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

28 Ekim 2007 Pazar

Cumhuriyet Bayramı - 29 Ekim 29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriyet yönetiminin ilan edildiği gündür. Bugün ulusal bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 - 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkun törenlerle kutlarız.
Cumhuriyet Yönetiminden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299'da Söğüt 'de kuruldu. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah Sultan Vahdettin'dir.
Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdi. Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsiz yönetimine mutlakiyet denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.
Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine Meşrutiyet denir. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edildi.
Üçüncü yönetim biçimi cumhuriyettir. Cumhuriyet'te egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus kendini yönetme yetkisini temsilcileri - milletvekilleri- aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.
ÜLKEMİZDE CUMHURİYETİN KURULUŞU
Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli öbaşlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk ; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi.
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.
Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir
Devamını oku »

NERDE ESKİ BAYRAMLAR

11 Ekim 2007 Perşembe
Artık bayramın adı iyiden iyiye değişti şu kendini işten kafasını ayıramayan bizlerle birlikte. bayramların adı tatil oldu.. ve 9 günden aşağı hesaplandığında da “aaaaa hay allah” tepkileri vermeye başladık. peki ya bu mu bayramın anlamı? bu mu öğretildi bize, böyle mi yaşadık bayramlarımızı… nerde eli öpülmeyi bekleyen büyüklerimiz, bayramlıklarını başucunda saklayan çocukluklarımız.. bir tebrik mesajına hapsoldu artık hepsi. ne büyük iş ya, bir mesaj hazırlayıp, ki artık o bile hazır msg halini aldı, tüm numaralara gönder gitsin.. neymiş, bayram kutluyormuşuz…Peki o mutfaktan yeni çıkmış, asma yapragı kokan hafif nemli eller… hani öperken huzur bulduğumuz. şeker biriktirdiğimiz keselerimiz, çatapat alıp sokaklarda oynayacagımız harçlıklarımızı her eklenen yeni parayla baştan saydığımız heyecanlarımız… 2 gün önceden askısıyla odanın kapısına astığımız ve yatağımızın kenarında kutusuyla sakladığımız bayramlıklarımız…Sabahın erken saatlerinde kalkardık, öğlene doğru değil.. evin erkekleri bayram namazına gider, dönüşte gelip diğer fertleri alır ve kabristan ziyaretleri yapılırdı. eve dönülür, yıkanılır, giyinilir, aile içi bayramlaşmalar bitirilir ve kahvaltı yapılırdı… sonra büyük heyecanla aile büyüklerine gidilirdi… çocukluğumun en güzel günüydü o günler. tüm aile gelirdi dedelerin anneannelerin evlerine.. dayılar, amcalar, teyzeler… ve onların çocukları. Mutfaktan mis gibi kokular yayılırdı öğle yemeği için… kıymalı yaprak sarması, tandır ve iç pilavı… yemekler yenir, herkes bayramlaşır, harclıklar toplanıp tüm çocuklar sokağa çıkardık. bakkal amca o gün tıklım tıklım olurdu çatapat satışları tavan yapardı… bayramdı.şimdilerde bu telaşı bırakın çocuklarımıza yaşatmayı, biz bile yaşayamaz olduk… nedir şimdi bayram telaşının karşılığı? hemen cevap verelim: “nereye gitsek?” evet işte sadece bu.. peki çocuklarımız büyüyünce anlatacak ya da anlamı olacak neleri kalacak akıllarında bayramlar adına… hiçbirşey. onların bizim gibi anlatacak anıları bile olamayacak… tıpkı arap kızlı mabel sakızlar
kaynak: netten
Devamını oku »

Bu Konuları Okudunuz mu ?